Belirli gün ve hf.
. Sayfanın son güncelleme tarihi : 01.10.2016==> 23 Nisan >>> TIKLA
==> Bilim ve Teknoloji haftası >>> TIKLA
==> Etik Haftası >>> TIKLA
==> 28 Şubat Sivil Savunma günü >>> TIKLA
==> 12 Kasım afet eğitimi hazırlık günü >>> TIKLA
==> Mevlana haftası
=============================
=============================
=============================
2017-2018
EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI
ATATÜRKOKULU
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ
HAZIRLAYAN
BARIŞ YILMAZ
GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİ
( Dünya Tiyatrolar Günü)
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1948 yılında kuruldu. Bu enstitü 1961 yılında aldığı bir kararla 27 Mart gününü Dünya Tiyatrolar Günü olarak kabul etti. Her yıl enstitüye üye ülkelerde 27 Mart günü Tiyatro Bayramı olarak kutlanır.
27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka parasız gösteriler düzenler. Tiyatroyu halka sevdirmeye çalışırlar.
Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı.
Dünyada ilk tiyatro olayının nerede, nasıl başladığı kesinlikle bilinmiyor, Araştırmacılar; tiyatronun ilkel insanların av dönüşü vurdukları avın çevresinde sevinç ve heyecan sesleri çıkararak dans etmelerinden doğduğunu anlatırlar. Daha sonraları topluluk halinde yaşamaya başlayan insanlar yılın belirli günlerinde, belirli bir yerde toplanmaya başladılar. Bu toplantıda içlerinden bir kişi yüksekçe bir yere çıkarak güldürücü öyküler anlatır, taklitler yapar, şarkılar söylerdi. Bu tür oyunlar zamanla şenlikler geleneğini oluşturdu. Bir süre sonra tiyatroda kişiler ikiye, üçe çıktı. Daha canlı, daha ilgi çekici konular bulundu. Böylece oyunlar, sanat niteliğine kavuştu. Tiyatro da meslek haline geldi.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Konusu bakımından harekete, konuşmaya, bazen de müziğe yer verilir. Bu nedenle tiyatro güzel sanatların en ilgi çekici kollarından biridir.
Tiyatroda oynayanla izleyen arasında yakın, sıcak bir iletişim vardır. İlk çağlarda oyunun yazılı metni yoktu. Yeteneklerine güvenen oyuncular ortaya çıkıp bir çeşit tuluat yaparlardı. Tuluat; oyuncuların o anda düzenledikleri hareketleri, tasarladıkları sözleri söylemeleridir. Tuluat, sahnesiz ve metinsiz bir tiyatro oyunudur.
Yazılı tiyatro yapıtları çok sonra ortaya çıktı. Bir süre tiyatro sözsüz oynandı. Oyuncular olayları, el, kol, gövde, bacak ya da yüz hareketleriyle anlatırlardı. Bu sözsüz tiyatroya pandomima denir.
Bizde tiyatro olgusu; çok eskilere dayanan orta oyunu ile onun gölge oyunu biçiminden başlar. Gölge oyunu arkadan ışıklandırılan beyaz bir perde üzerine belli tipteki kuklaların hareket ettirilmesi ve konuşturulması ile yansıyan Karagöz oyunlarıdır.
Bugün köylerimizde, çok eski geleneklerden kalma bir alışkanlıkla tiyatroya çok benzeyen eğlenceler düzenlenmektedir. Buna oyun çıkarma denir.
Tiyatro oyunculuğu özel eğitimi gerektiren bir meslektir. Tiyatro öğretimi konservatuar denilen okulda yapılır.
Tiyatro; yazarların dram, komedi, trajedi türünde yazdıkları eserlerin sahnede oynanması sanatıdır. Tiyatro gösteri sanatı olarak tanımlanır. Belli başlı türleri şunlardır:
Komedi: Oyunların, insanların, durumların gülünç yönlerini gösteren bir tiyatro yapıtıdır. Komedinin belli başlı türleri şunlardır:
a) Vodvil, hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, içinde şarkılar bulunan hafif güldürüdür.
b) Fars, olayların aşırı abartıldığı, taklitlerin sık sık tekrar edildiği bir komedi türüdür.
Trajedi: Konusunu tarih, ya da efsanelerden alan acıklı sahne yapıtıdır. .
Dram: Yaşamımızda var olan umudu, sevinci, acıyı, bir arada sunan tiyatro oyunudur. Dram şiir ve düz yazı ile yazılabilir.
Tiyatrolar; devlet tiyatroları, halk tiyatroları, bulvar tiyatroları, açık hava tiyatroları ve şehir tiyatroları gibi isimlerle anılır.
Tiyatro yaşamın bir parçasıdır. Yaşamı sergiler. Yaşama sevincini yaratır. Geçmişi, günümüzü, geleceği anlamamıza yardımcı olur. Tiyatro; Sorunlarımıza ışık tutar. Tiyatro, insanlar arasında halkın içinden doğmuş bir sanattır. Tiyatro hep iyiden, güzelden hoştan yana olmuştur.
Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.
TİYATRONUN ÖNEMİ İNSANA VE TOPLUM HAYATINA KATKILARI
İnsanları birbirine karşı sorumlu olan toplum uygar toplumdur. Dayanışması olmayan, birbirine karşı sorumluluğunu bilmeyen insanlar ise toplum değil, bir yığındır.
Kültürel gelişmeyi sağlayan gizil güçlerden biri de tiyatrodur; öyle ki sanatsal yaratıyı en etkin biçimde topluma aktaran bir araç durumun¬dadır. Tiyatro uyarı görevini yaptığı kadar, toplumu ortak komplekslerinden arındırır, onlara gerçek düşünce erkini, özgürlüğünü sağlar.
Devletin kültür izlencesi kapsamında yer alması gereken en önemli girişimi, yetişme çağında olan gençleri tiyatro eyleminin içine katmak olmalıdır.
Bir yaşam bilimi ve toplum sanatı olan tiyatro, halkın önüne bir sonuç olarak çıkar. Ne var ki, tiyatronun bir sonuç olması yanı sıra araç olma niteliği de vardır. Tiyatronun sonuç oluşu onun sanatsal bütünlüğünü, araç oluşu ise eğitimsel gücünü açığa çıkartır.
Okullarda tiyatro çalışmalarının yararı çoktur. Bunların arasından şunlar vurgulanabilir.
Tiyatro Çalışmalarının Bireyler İçin Eğitici ve Yetiştirici Yönü:
1 - Katılanlara:
a) Dayanışmayı öğretir;
b) Toplum yaşamı için gerekli olan sorumluluk duygusunu sağlar;
c) Toplumun, kişiliği ezmesini önler;
ç) Düşünceyi eyleme sokma yeteneğini' geliştirir;
d) Düşünerek, yorumlayarak okumayı öğretir;
e) Topluluk içinde konuşmayı öğretir;
f) Dil kaygısını, doğru ve güzel konuşmayı sağlar;
ğ) Oyuncunun vücut dilini kullanma becerisini artırır;
h) Çeşitli sanat dallarıyla ilgiyi sağlar;
i) Ve estetik algılama yeteneğini geliştirir.
2- Seyredenlere:
a) Toplumun bir üyesi olarak özeni aşılar;
b) Kamu bilincini sağlar;
c) Sorunlar, üzerinde düşünmeyi, yargılamayı öğretir;
ç) Sanatın geliştirici, değiştirici' gücünü gösterir;
d) Ve insanı çok yakından tanıtır.
c) Toplumunu bilinçlendirir, sorunlara nesnel gözle bakılmasını sağlar;
ç) Düşünce erkini ve özgürlüğünü öğretir;
d) Toplumun aşama yapmasındaki süreyi kısaltır;
e) Toplum duyarlığını artırır;
f) Toplumu ortak bir estetik düzeye çıkarır;
g) Birey-toplum ilişkilerinin kökenine iner;
ğ) Ve toplumun kültür birikimini yansıttığı oranda, bu birikimin zenginleşmesine aracı olur.
ı) Ulusal kimliği pekiştirir
Share on facebook
Share on twitter
Share on google
Share on live
DÜNYA TİYATRO GÜNÜNÜN ÖYKÜSÜ
Bundan otuz yıl önce A.M. Julien adında bir Fransız vatandaşı tasarladığı ilginç tiyatro festivalini gerçekleştirebilme olanağını bulamasaydı bugün bir 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nden söz edilemeyecekti. A.M. Julien'in önayak olduğu bu girişim 1954 yılı İlkbaharında, Paris'de, deneysel çalışmalarını sergileyecek yabancı topluluklara açık bir festival olarak doğdu. Adı da şöyle kondu : "THEATRE DES NATİONS" (Uluslar Tiyatrosu). Fransa dışından çeşitli uluslardan davet edilen tiyatro toplulukları o yıl Paris'e geldiler ve çalışmalarını sergilediler. 1955 ve 1956 yıllarında yinelenen bu festival o denli başarılı oldu ve ilgi topladı ki 1957'de festivale resmi bir nitelik kazandırıldı ve sağlanan çeşitli olanaklardan yararlanılarak daha büyük boyutlarda uygulamaya geçildi. Nitekim 1957 yılı İlkbaharında Mart ayından Temmuz'a dek Paris'e "Sarah Bernhardt Tiyatrosu"nda birbiri ardından 16 topluluk 9 değişik dilde birbirinden başarılı oyunlar sergilediler.
Bu tarihten başlayarak festivale katılan yabancı toplulukların sayıları giderek arttı.Gerek toplulukların, gerekse sergilenen oyunların nicel ve nitel yapısı genişledi ve A. M. Julien'in düşlediği evrensel bir kapsama ulaştı. Klasik, neo-klasik ve modern oyunlardan opera ve bale temsillerine; dans ve tiyatro karışımı gösterilere; belirli bir tür içine sokulamayan deneysel çalışmalardan Uzakdoğu?nun "Pekin Operası" , "Kore Operası", Japon "No" ve "Kabuki" Oyunları Dansçıları"nın "Exotic" olarak nitelendirilen gösterilerine dek yaygınlaşabilen geniş ve zengin bir "Evrensel Tiyatro Festivali" durumuna geldi.
Festivalin ilginçliği yalnızca bu denli geniş gösteriler yelpazesine kapılarını açmasından kaynaklanıyordu. Seyirciler çeşitli ülkelerden gelen ve kendi dramatik geleneklerinin en seçkin örneklerini sergileyen, uzmanlaşmış toplulukları izlemek olanağını buluyorlardı. Örneğin Shakespeare'i İngiltere'den gelen "Old Vic" den; Cehov'u Rusya'dan gelen "Moskova Sanat Tiyatrosu"ndan; Brecht'i Doğu Almanya'dan gelen "Berliner Ensemble'dan; Goldoni ve Pırandello'yu İtalyan'lardan; O. Neill'i Amerikalılardan izleyebilme olanağı festivalin sağladığı küçümsenmeyecek başarılardan biriydi. Her ulus dünya tiyatro repertuarına kendi sanatçılarının getirdiği katkıyı kendi dil ve biçim anlayışıyla getiriyordu.
Festivalin başka bir ilginç yönü bir ülkenin tiyatro geleneğinin ürünü sayılan herhangi bir yapıtın bir başka ülke tarafından nasıl yorumlanabileceğinin de izlene bilinmesiydi: Moliere'i Kanadalılar ve Faslılardan; Sartre'ı Almanlardan, Brecht'i İsraillilerden seyretmek hem tiyatro severler hem tiyatro sanatçıları açısından ilgi çekici ve yararlı oluyordu. Birbirinden farklı sahneleme ve oyunculuk anlayışlarını sergileyen bu denli değişik topluluğun kısa bir süreç içinde yaptıkları gösteriler sanatçıları birbirlerini tanıma izleme ve değerlendirme olanaklarını sağlıyor ve tiyatronun evrensel birleştirici, tüm insanlığı dostluk ve barış anlayışı içinde bir araya getirebilme niteliği somut bir biçimde gerçekleşmiş oluyordu.
Dünyanın hemen her köşesinden tiyatro severleri ve tiyatro çalışanlarını bir araya getirmeyi başaran "Theatre Des Nationes" yalnızca yılın belli bir döneminde oyunlar sergileyen bir ilginç festival olarak kalmakla yetinmedi.Yılda on bir kez çıkan bir de yayın organı oluşturdu. Başlangıçta: "RANDESVOUS DES THEATRES DU MONDE" (Dünya Tiyatrolarının Randevusu) başlığını taşıyan bu yayın günümüzde: "THEATRE: DRAME, MUSIOUE, DANSE" (Tiyatro: Dram, Müzik, Dans) adıyla tanınıyor.Tiyatro alanının seçkin kişilerine tiyatronun çeşitli konularında konferanslar hazırlatıyor. Bunları Fransa'dan ve dünyanın pek çok yöresinde üyesi bulunan binlerce okuruna ulaştırıyor. İlginç konularda tartışmalar açıyor daha özgün konularda kongreler düzenliyor; buralarda varılan sonuçları özel sayılar halinde yayınlıyor. Bütün bunların yanında "Uluslararası Tiyatro Teknisyenleri Birliği" ve "Tiyatro Eleştirmenleri Birliği" adı altında iki de önemli uluslararası örgütü oluşturmayı başaran bu kuruluş her yıl artan sayıda oyuncu, topluluk ve seyirciyi bir araya getirmeyi amaçlayan gelişim çizgisinde çalışmalarını sürdürmekte. 1947 yılı Haziran ayı içinde Paris'de ünlü İngiliz oyun yazarı ve eleştirmeni J.B. Priestley başkanlığında yapılan bir toplantı sonunda Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu "UNESCO"ya bağlı yeni bir kuruluş doğdu: "International Theatre Institute"(Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) adı verilen bu kurum tiyatro sanatçıları, tiyatro bilimcileri arasın da uluslararası düzeyde fikir alışverişine ve çeşitli araştırmalarda işbirliğine yardımcı olmak amacıyla 1948 yılı Haziranında Paris'deki merkeze bağlı 48 ülkede yerleşik ulusal temsilcilikler biçiminde örgütlenmesini tamamladı. "World Theatre" (Dünya Tiyatrosu) adıyla iki aylık sayılar halinde yayınlanan bir de yayın organı oluşturdu. Bu uluslararası örgüt de iki yılda bir kendisine üye ülkelerden birinin başkentinde dünya çapında bir kongre düzenliyor. Bu kongrelerin yanı sıra oyunculuk eğitimi, tiyatro mimarisi vb. özgün konularda konferanslar ve kollogyumlar düzenliyor. Dünya Tiyatro Günü'nün oluşumunda işte bu iki girişimin payı var. Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1962 yılından başlayarak kuruluş amaç ve ilkeleri doğrultusunda topluluğa üye ülkelerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı. 2500 yıllık bilinen geçmişi boyunca tüm insanların ortak bir anlatım aracı durumuna gelmiş; dünya uluslarının birbirlerine yaklaşmalarında, birbirlerini anlamalarında değerli bir yer tutan tiyatro sanatının çağımızda, çağımız için yaşamak isteğini bir kez daha anlatmak; bu yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu hatırlatmak; eğitici ve yükseltici görevini belirtmek; kültür gelişmesindeki değerli yerini unutturmamak amacıyla düzenlenecek bu gün için bu amaçları uluslararası düzeyde 1954'den beri gerçekleştirmeye çalışan "Uluslar Tiyatrosu"nun açılış tarihi uygun görüldü: "27 Mart"
7 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSAL BİLDİRİSİ
Eğer öyle ise, gerçekten de iddia edildiği gibi öldüyse tiyatro, bugün Dünya Tiyatro gününü kutlamak yerine yasını tutalım tiyatronun…
Oyunları seyretmekten vazgeçip alalım kazmaları, kürekleri elimize ve bir mezar kazalım tiyatroya, şöyle görkemli, geçmişine yakışır bir anıt mezar…
Başta bütün zamanların en iyi yazarı W. Shakespeare olmak üzere bütün oyun yazarlarını, oyunları, oyuncuları, rejisörleri, dekor, kostüm, ışık tasarımcılarını, sahne arkası teknisyenlerini topluca gömelim bu mezara…
Ve hazır elimizdeyken kazmalar, kürekler, tiyatro salonlarını da yıkalım. Yıkamadıklarımızı da çürümeye terk edelim ki oynanmasın içinde seyircinin aklını çelip onları fitneye, fesada teşvik eden oyunlar…
Yerle yeksan olsun daha çok özgürlük, daha çok demokrasi talepleri. Barış ve adalet özlemleri… Merhamet ve vicdan çağrıları, çığlıkları kalsın o enkazın altında ve işitilmesin.
Tiyatro sanatının piri Shakespeare’nin 66. Sonet’inde dediği gibi;
“Çiğnensin inancın en seçkini
Mutluluktan nasibini almasın geniş halk kitleleri
Ayaklar altına alınsın insan onuru
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılsın
Ezilsin hor görülsün el emeği göz nuru
Ödlekler geçsin başa mertlik bozulsun
Ve korkup dilini bağlasın da sanat
Çılgınlık sahip çıksın düzene
Doğruya doğru diyenin eğriye çıksın adı
Kötüler kadı olsun Yemen’e…”
Mısır’a, Tunus’a, Libya’ya, Suriye’ye
Yıkılsın yok olsun tiyatroyla birlikte yerel kültürler her ulusun, her etnik grubun kendi değerlerini tiyatronun ortak, evrensel değerleriyle buluşturarak insanlığa sunma ve savunma hakları…
Bir tek, dünyayı bir satranç ustası gibi kendi çıkarlarına göre biçimlendiren egemenlerin tekelindeki o ucuz, sığ ve kof kültür yürütsün hükmünü, televizyonlarda, sinemalarda, kitapçı vitrinlerinde, DVD raflarında.
Popülerin bir narkotik gibi bizi uyuşturup aklımızı başımızdan alan o yapay keyfiyle sermest olup unutalım insanlığın selameti adına unutmamamız gerekenleri.
Unutalım tiyatroyu,
Hayatı…
İnsanı,
Ve insanca olanı unutalım…
Bırakalım kıyametini yaşasın dünya…
Ve kıyametten sonra da dönmeye devam etsin bu mavi gezegen uzayın sonsuz karanlığında..
İçinde, bu kıyamet oyununu anlatacak hiçbir oyuncunun olmadığı hüzünlü bir tiyatro dekoru gibi…
KENAN IŞIK
Sanatçı
TİYATRO FIKRALAR
1-TABANCA ILE BİTMELİ
Genç yazar, ilk oyununu tiyatronun yöneticisine baştan sona okudu ve sordu:
- Nasıl buldunuz oyunumu?
- İyi, yalnız sonunda küçük bir değişiklik yapsanız iyi olur. Oyunun baş kişisi zehirle değil, tabancayla ölmeli.
- Bu önemsiz bir ayrıntı...
- Bence önemli. Tabanca sesi, uyuyan seyircileri uyandıracaktır.
2-İKİ İSKOÇYALI
İki İskoçyalı kasabada bir tiyatro açmışlar, fakat İskoçlar malum çok cimri, kimse para vermek istemediğinden her gün sıfır çekiyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye. En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş. Ertesi gün her tarafa ilanlar asmışlar: "Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır"
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı Cumartesi gününü.
Tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergilemişler. Herkes ayakta alkışlamış. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler? Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor: "Çıkış 10 Sterlin"
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ İLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER
Sanattan mahrum bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. (Kemal Atatürk)
Tiyatrosu olan bir ülkede kötülükler, çirkinlikler, yanlışlıklar sürüp gitmez. (William Hazlitt)
Tiyatro, sanatın tümü gibi bir okuldur. Eğitir, geliştirir insanı, dünyasının sınırlarını genişletir. (Sabahattin Kudret Aksal)
Tiyatro öteki sanatların üstünlüğü, sadece eğlence olarak kalmayıp, genel ahlakı temizleyip araştırılmıştır. (Recaizade Ekrem)
Tiyatro aşka benzer. İnsanı hazin hazin ağlatır. Ama verdiği acının gücünde bir başka tat bulunur. Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür. Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur. (Namık Kemal)
Tiyatrosuz bir toplum yeni doğmuş bir çocuk sayılır.
Tiyatro, adamı insan eden sanattır.
Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır.
Tiyatro, gönüller arasında bağ kurar.
Tiyatro, kalp perdesini açan bir sanattır.
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ İLE İLGİLİ ŞİİRLER
TİYATRO
Karanlığı aydınlatan ışık
Sessizliği yırtan bir çığlık
Olmak için çıktık
Biz bu yola!
Tiyatromuzu açıyoruz
Haberiniz ola!
Yıllara meydan okuyacak
Sağlam bir arkadaşlık
Kurmak için çıktık
Biz bu yola!
Tiyatromuzu açıyoruz
Haberiniz ola!
Kötü alışkanlıkları silip
Zamanda bir yolculuk
Yapmak için çıktık
Biz bu yola!
Tiyatromuzu açıyoruz
Haberiniz ola!
Önder Günal
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ
Dünya'nın Her Yerinde
Yirmi yedi Mart günü,
Tüm coşkuyla kutlanır
"Dünya Tiyatro Günü".
Bildiri yayımlarlar
Dünya tiyatroları.
İnsanlara sunarlar
En güzel oyunları
Hiçbir ücret almazlar
O gün seyredenlerden.
Tiyatronun zevkini
Tanıtırlar derinden.
Güneş nasıl dünyayı
Aydınlatıyor ise,
Tiyatrolarda öyle
Işık tutarlar bize.
Tiyatronun önemi
İnkâr edilmez asla.
Onu seyredenleri
Etmeyenle kıyasla.
Fark edersin o zaman
Tiyatro cevherini.
Anlarsın tiyatronun
Toplumdaki yerini.
Naim YALNIZ
TİYATROLAR
Gölge düşmeden perdeye,
Biz geldik sizi görmeye,
Sanata değer vermeye,
Açıldı hep tiyatrolar.
Kalpte pekişti dostluklar,
Yakın oldu hep uzaklar,
Canlı konuştu dudaklar,
Açılınca tiyatrolar.
Bunca senaryo yazıldı,
Millet salona dizildi,
İller, ülkeler gezildi,
Sanat evi tiyatrolar.
Perde açılınca akşam,
Ben hep önlerde otursam,
Alkış tufanına dalsam,
Benim evim tiyatrolar.
Hakkı ÇEBİ
=============================
12 Kasım afet eğitimi hazırlık günü Başa dön
12 KASIM
AFET EĞİTİMİ
GÜNÜ

AFET EĞİTİMİ VE ÖNEMİ
Deprem, sel baskını, heyelan, çığ, yangın, tsunami gibi olaylar doğal afetlerdir. Zaman zaman doğal afetlerle karşılaşabiliriz. Doğal afetler can ve mal kaybına yol açar. Bu afetlerden en az zararla kurtulmak için yeterince bilgilenmeliyiz. Yapılması gerekenleri öğrenip, gereken önlemleri almalıyız. Ancak bu şekilde doğal afetlerin zararlarından kurtulabiliriz.
DEPREMDEN KORUNMA YOLLARI
Yer kabuğunun derinliklerinde zaman zaman kırılmalar ve kaymalar olur. Bunun sonucunda yeryüzü sarsılır. Deprem meydana gelir. Sismograf denilen araçla depremin şiddeti ve nerede olduğu ölçülür. Depremin ne zaman olacağını önceden bilememekteyiz. Onun için depreme hazırlıklı olmalı, deprem öncesinde, deprem sırasında ve sonrasında neler yapmamız gerektiğini iyi bilmeliyiz. Depremden önce oturduğumuz binaları iyice kontrol ettirmeliyiz. Bina içindeki eşyalar sarsıntı sırasında düşmeyecek Şekilde duvara sabitlemeliyiz. Deprem sırasında sığınabileceğimiz güvenli yerleri belirlemeliyiz. İçinde yiyecek, su, ilk yardım malzemeleri, fener, düdük gibi malzemelerin olduğu bir deprem çantası hazırlamalıyız.
Deprem sırasında paniğe kapılmadan, önceden belirlediğimiz yerlere sığınmalıyız. Ellerimizle başımızı korumalı, dizlerimizi karnımıza doğru çekerek küçük bir alana sığabilmeliyiz. Balkonlardan, pencerelerden ve yanan sobalardan uzak durmalıyız. Asansörleri kullanmamalı, kibrit, çakmak gibi şeyleri ateşlememeliyiz. Eğer deprem sırasında dışarıdaysak açık alanlara gitmeli, binalardan ve direklerden uzak durmalıyız. Sarsıntı sona erdiğinde güvenli bir çıkış bularak binayı panik yapmadan terk etmeliyiz. Kırılan camlardan zarar görmemek için çıplak ayakla , koşmamalıylz. Deprem çantasını yanımıza almalıyız. Yıkıntıların arasında dolaşmamalı, görevlilerin uyarılarına dikkat etmeliyiz. Eğer yardım malzemesi dağıtılıyorsa ihtiyacımız kadar almalıyız.
YANGINDAN KORUNMA YOLLARI
Yangın, insanların ihmali ve dikkatsizliği sonucunda ortaya çıkan bir felakettir. Yangından korunmak için ateşle, kibritle, ocakların düğmeleriyle oynamamalıyız. Doğal gaz ve tüp kaçaklarını önlemeliyiz. Yanan sobandan sıçrayabilecek kıvılcımlar yangın çıkarabilir. Bu yüzden soba yanarken bir yere gitmemeliyiz. Yanıcı ve yakıcı maddeleri ocak ve soba gibi araçlardan uzak tutmalıyız. Ormanlık yerlerde kontrolsüz ateş yakmamalıyız.
SEL BASKININDAN KORUNMA YOLLARI
Aşırı yağan yağmurlar, eriyen kar suları, taşan baraj ve göller sel baskınlarına neden olur. Sel baskınları insanlara, bitkilere ve hayvanlara zarar verir. Sel baskınının zararlarından korunmak için çevreyi ağaçlandırmalı, dikili ağaçları korumalıyız. Caddelere yeteri kadar menfez açmalıyız. Akarsuların önüne setler, barajlar yapmalıyız. Eğimli arazileri enine sürmeli, sekiler yapmalıyız. Evlerimizi sel baskınlarından etkilenmeyecek yerlere inşa etmeliyiz.
ÖZDEYİŞ
" Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur. "
M.Kemal ATATÜRK
VERİN ZAVALLILARA (DEPREM)
Depremde yıkılmış bir köy…
Şu yanda bir çatının,
Çürük direkleri dehşetle fırlamış, ötede
Çamur yığıntısına benzeyen bir zemin katının
Yıkık temelleri gözüküyor, uzakta bir ev
Yere doğru eğilmiş, hemen yıkılıp gidecek
Önünde bir kadın…Of artık istemem görmek!
Bu levha yüreğimin çarpması içinse yeter;Tevfik FİKRET
YANGIN
Bir küçük kıvılcım,
Alevleri hazırlar.
Dikkatsizlik sonunda,
Çıkar bütün yangınlar.
Ateşte yemek kalmaz,
Elektrikle oynama,
Hep böyle yanlış işler,
Neden olur yangına.
Sönmeyen bir sigara,
Zarar verir ormana.
En büyük düşmanlıktır,
Bu güzelim vatana.
Yangın şakaya gelmez.
Dikkat edin çocuklar.
Bir kıvılcım yüzünden,
Yanabilir yuvalar.
Hülya ÖZER
DEPREM
Gürültü kopar uzaktan,
Sular fışkırır topraktan.
İnsanlar yolu bulamaz,
Oluşan bir karanlıktan...
Bu bir depremin sesidir.
Bir canavar nefesidir...
Karanlık kaplar her yeri.
Bilmem kentin neresidir?
Anne ağlar, yavrum diye,
Çocuk ağlar, annem diye.
İnsanların hepsi şaşkın...
Bakamazsın bu sahneye.
Elimizden bir şey gelmez,
Bu felâket hiç sevilmez.
Bu sarsıntı yer küreden...
Daha önceden bilinmez.
Sağlam temel sağlam evler,
Sözüm size mimar beyler.
Sağlam yapın her binayı!
Yıkılmasın kentler, köyler!
İbrahim ŞİMŞEK



==============================
BAŞKA BİR ÖRNEK İÇİN BAŞA DÖN
==============================
ATATÜRK ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ’NE
SALİHLİ
Sivil Savunma Kulübü olarak 25.02.2022 Cuma günü saat 10.30’da deprem tatbikatını yapmak ve devamında hazırlamış olduğumuz “Sivil Savunma Günü” programını okul bahçesinde sunmak istiyoruz.
Gereğini arz ederim.
1. Açılış.
2. ...../..... öğrencilerinden ..............................’ ın günün anlam ve önemini belirten konuşması.
3. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ..............................’ ın “Sivil Savunma” adlı şiirini okuması.
4. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ..............................’ ın “Sivil Savunma” ile ilgili sözleri okuması.
5. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ...........................’ ın “İkaz ve Alarm İşaretleri” hakkında bilgilendirici yazısını okuması.
6. Kapanış.
18.02.2022
Barış Yılmaz
Teknoloji ve Tasarım Öğrt.
18.02.2022
Bayram YILDIZ
Okul Müdürü
SİVİL SAVUNMA HAFTASI KUTLAMA PROGRAMI
* Sayın Okul Müdürüm, Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Arkadaşlar… Bugün Sivil Savunma Kulubü olarak, Sivil Savunma Günü Programını sizlere sunacağız.
* İlk olarak ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, günün anlam ve önemini belirten konuşmasını sizlere sunacak.
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” adlı şiiri sizlere sunacak.
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “Sivil Savunma Günü” ile ilgili özlü sözleri sizlere sunacak.
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” hakkında bilgi verecek.
* Sivil Savunma Kulübünün hazırlamış olduğu program sona ermiştir. Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
SİVİL SAVUNMA NEDİR VE GÖREVLERİ NELERDİR?
1) Halkın can ve mal kaybının en az düzeye indirilmesi.
2) Hayatı önemi olan her türlü resmi ve özel kurum ve kuruluşların korunması,
3) Bu kurum ve kuruluşların etkinliklerinin sürdürülmesi için ivedi onarım ve yenileştirmenin yapılması,
4) Savunma çabalarının sivil halk tarafından en geniş ölçüde desteklenmesi,
5) Cephe gerisinin moralinin korunması,
SİVİL SAVUNMA
Ümitlerin bittiği yerde
Can kurtaranlar her yerde
Bakışları insana ümit verdiği anda
Bütün imkanları kullanırlar darda
*****
Şevk verirler insanlara
Aşk dolu gönüllere
Kazınmak zevk verir onlara
Bahara erdirmek istediği insanlara
*****
Garip garip bakanlara
Şevk olurlar yakınlara
Karamsarlık yoktur onlara takılanlara
Selamlar olsun sivil savunmacılara
SİVİL SAVUNMA İLE İLGİLİ SÖZLER
* Sivil savunmasız yurt savunması olmaz.
* Sivil savunma öz savunmamızdır.
* Yangınların önlemini alma, söndürme külfetinden daha kolay ve ucuzdur.
* Savaşta ve barışta yangın, sel, deprem ve benzeri doğal afetlerden kendinizi ve ailenizi nasıl koruyacağınızı sivil savunma öğretir.
İKAZ VE ALARM İŞARETLERİ
Dünyada gerçekleşen afetlerden bazıları deprem, sel, savaş ve benzeri afetlerdir. Bu afetler sırasında bilinçli olursak can kayıpları en aza iner. İşte bu afetleri haber veren ve gerekli önlemleri almamızı sağlayan ikaz işaretleri vardır. Şimdi sizlere bu ikaz işaretleri hakkında bilgi vereceğim.
A-HAZIRLIK İKAZI
Bir savaş tehlikesinde sivil halk ve müesseselerin gereken son hazırlık önlemlerini alabilmeleri için hükümetçe gerekli görüldüğü takdirde verilen ikazdır.
İşareti: Radyo–Televizyon v.b. gibi yayın araçlarının aracılığı ile verilir.
B–TEHLİKE HABERLERİ (İKAZLARI)
1.SARI İKAZ : Saldırı ihtimali var anlamındadır.
İşareti : 3 dakika sürekli düz siren sesi ile verilir.
2.ALARM (KIRMIZI İKAZ) : Saldırı tehlikesi var anlamındadır.
İşareti :3 dakika yükselip alçalan, dalgalı siren sesi ile verilir.
3.RADYOAKTİF SERPİNTİ VEYA KİMYASAL SALDIRI TEHLİKE İKAZI : Radyoaktif serpinti veya kimyasal saldırı var anlamındadır.
İşareti : Kesik kesik siren sesi ile veya radyo, televizyon gibi yayın araçları ile verilir.
C–TEHLİKE GEÇTİ (BEYAZ İKAZ)
Tehlike geçti anlamındadır.
İşareti :Radyo, televizyon, megafon v.b. gibi her tür yayın araçları ile duyurulur. Bu ikaz verildiğinde sığınma yerlerinden veya saklandığınız yerlerden çıkınız.
SİVİL SAVUNMA İLE İLGİLİ RESİMLER
==============================
BAŞKA BİR ÖRNEK İÇİN BAŞA DÖN
==============================
28 ŞUBAT SİVİL SAVUNMA GÜNÜ Başa dön
....................... ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ’NE
SALİHLİ
Sivil Savunma Kulübü olarak öğrencilerimizle hazırladığımız “Sivil Savunma Günü” programını ....../02/20..... ................ günü saat .........’da okul bahçesinde sunmak istiyoruz.
Gereğini arz ederim.
1. Açılış.
2. ...../..... öğrencilerinden ..............................’ ın günün anlam ve önemini belirten konuşması.
3. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ..............................’ ın “Sivil Savunma” adlı şiirini okuması.
4. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ..............................’ ın “Sivil Savunma” ile ilgili sözleri okuması.
5. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ...........................’ ın “Sivil Savunma” adlı şiiri okuması.
6. ...../..... sınıfı öğrencilerinden ...........................’ ın “İkaz ve Alarm İşaretleri” hakkında bilgilendirici yazısını okuması.
7. Kapanış.
....../02/20.....
Barış Yılmaz
Teknoloji ve Tasarım Öğrt.
..../02/20.....
Olur.
Murat PALTA
Okul Müdürü
SİVİL SAVUNMA HAFTASI KUTLAMA PROGRAMI
* Sayın Okul Müdürüm, Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Arkadaşlar… Bugün Sivil Savunma Kulubü olarak, Sivil Savunma Günü Programını sizlere sunacağız.
* İlk olarak ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, günün anlam ve önemini belirten konuşmasını sizlere sunacak.
* Afet, Savaş Olursa
Yetişir Sivil Savunma
Kurtarır Sivilleri
Yardım Eder Onlara
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” adlı şiiri sizlere sunacak.
* Savaş Yıkıntı Afette
Veririz Biz Elele
Sivil Savunma İle Birlikte
Mutlu Oluruz Yine
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” adlı şiiri sizlere sunacak.
* Mutluluğun Altında
Yatar Sivil Savunma
Mutlu Oluruz Tekrar
Sağol Sivil Savunma
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “Sivil Savunma Günü” ile ilgili özlü sözleri sizlere sunacak.
* Gelin Paylaşalım
Bu Sıkıntıları
Umutlarla Saralım
Köyü Anılarımızı
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” adlı şiiri sizlere sunacak.
* Afet, Savaş Olursa
Yetişir Sivil Savunma
Kurtarır Sivilleri
Yardım Eder Onlara
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” adlı şiiri sizlere sunacak.
* ....../...... sınıfı öğrencilerinden ........................................, “..................................” hakkında bilgi verecek.
* Sivil Savunma Kulübünün hazırlamış olduğu program sona ermiştir. Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
SİVİL SAVUNMA
Savaşta ve barışta
Gerekir her zaman
Sivil savunma bilinci
Anlatılmalı her bireye
*****
Deprem, sel, yangın
Korumalı vatanı
İnsan demek candır
Sende katıl bu gönüllü orduya
*****
Çapa, kürek ve kanca
İnsan hayatı kurtulur anca
Deprem dedeyi izle
Elinden geleni yaparsan
Bilinçli olmaktır korunmak
Korkunun faydası olmaz ancak
Tedbiri elden bırakmazsan
Sivil savunmaya inanır
SİVİL SAVUNMA
Ümitlerin bittiği yerdeCan kurtaranlar her yerde
Bakışları insana ümit verdiği anda
Bütün imkanları kullanırlar darda
*****
Şevk verirler insanlara
Aşk dolu gönüllere
Kazınmak zevk verir onlara
Bahara erdirmek istediği insanlara
*****
Garip garip bakanlara
Şevk olurlar yakınlara
Karamsarlık yoktur onlara takılanlara
Selamlar olsun sivil savunmacılara
SİVİL SAVUNMA NEDİR VE GÖREVLERİ NELERDİR?
Savaşta ve afetlerde halkın can ve mal kaybını en aza indirme amacını taşıyan ve topyekûn savunmanın en önemli unsurlarından biri olan Sivil Savunma;
-Savaş zamanı halkın can ve mal kaybının en aza indirilmesi;
-Afetlerde can ve mal kurtarılması;
-Büyük yangınlarda can ve mal kaybının azaltılması;
-Yok olmaları veya çalışamaz hale gelmeleri durumunda yaşamı büyük ölçüde etkileyecek olan kamu ve özel kurum ve kuruluşların korunması ile bunların acil onarımlarının yapılması;
-Savaş zamanı her türlü savunma faaliyetlerinin sivil halk tarafından desteklenmesi;
-Cephe gerisinde halkın moralinin kuvvetlendirilmesi; konularını kapsayan SİLAHSIZ, KORUYUCU, KURTARICI önlem ve faaliyetler bütünüdür.
GÖREVLERİ :
1) Halkın can ve mal kaybının en az düzeye indirilmesi.
2) Hayatı önemi olan her türlü resmi ve özel kurum ve kuruluşların korunması,
3) Bu kurum ve kuruluşların etkinliklerinin sürdürülmesi için ivedi onarım ve yenileştirmenin yapılması,
4) Savunma çabalarının sivil halk tarafından en geniş ölçüde desteklenmesi,
5) Cephe gerisinin moralinin korunması,
SİVİL SAVUNMANIN TARİHÇESi:
Sivil Savunmanın 60-70 yıllık bir geçmişi vardır. Birinci Dünya Savaşından sonra savaşın ardından gelen yıllarda, ülkelerin birçoğunda Pasif Korunma adı altında, halkın türlü tehlikelerden korunmasını amaçlayan önlemler geliştirilmiş örgütler kurulmuştur.
İkinci Dünya Savaşı, sivil halkın silahlı kuvvetlerden daha çok tehlikeyle yüz yüze geldiği bir savaş olmuştur. Askerden çok halk ölmüştür. Yine bu savaşta halk askere karşı kullanılmamış bir silahın atom bombasının hedefi olmuştur. Bu savaşın cephelerden çok cephe gerilerini, askerden çok halkı tehdit etmiş olması, bundan sonrada bunun böyle ve belki daha da yaygın olacağı düşüncesini doğurmuştur. Bu düşünce devletleri sadece basit korunma önlem ve örgütünün halkı koruyamayacağı sonucuna götürmüş, Sivil Savunma sonuçtan çıkmıştır.
Yurdumuzda, sivil halkın korunmasına ilişkin önlemler alınması ile ilgili ilk girişimin tarihi 1931’dir.Bu tarihte “Hava taarruzlarına karşı pasif koruma” adlı talimatla birtakım önlemler getirilmiş daha sonra 3502 sayılı pasif koruma kanunu ve nihayet Sivil Savunma yasa tasarısı 09.06.l958 yılında kabul edilmiş ve 28 Şubat l959 da 7126 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir. 7126 sayılı kanun gereğince Sivil Savunma servislerinin kurulması,donatımı,eğitimi ve Yönetiminden İçişleri Bakanlığı adına Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Sorumludur. Taşrada ise sorumluluk doğrudan Mülki İdari Amirlerine verilmiştir.
SİVİL SAVUNMA İLE İLGİLİ SÖZLER
* Sivil savunmasız yurt savunması olmaz.
* Sivil savunma öz savunmamızdır.
* Yangınların önlemini alma, söndürme külfetinden daha kolay ve ucuzdur.
* Savaşta ve barışta yangın, sel, deprem ve benzeri doğal afetlerden kendinizi ve ailenizi nasıl koruyacağınızı sivil savunma öğretir.
İKAZ VE ALARM İŞARETLERİ
Dünyada gerçekleşen afetlerden bazıları deprem, sel, savaş ve benzeri afetlerdir. Bu afetler sırasında bilinçli olursak can kayıpları en aza iner. İşte bu afetleri haber veren ve gerekli önlemleri almamızı sağlayan ikaz işaretleri vardır. Şimdi sizlere bu ikaz işaretleri hakkında bilgi vereceğim.
A-HAZIRLIK İKAZI
Bir savaş tehlikesinde sivil halk ve müesseselerin gereken son hazırlık önlemlerini alabilmeleri için hükümetçe gerekli görüldüğü takdirde verilen ikazdır.
İşareti: Radyo–Televizyon v.b. gibi yayın araçlarının aracılığı ile verilir.
B–TEHLİKE HABERLERİ (İKAZLARI)
1.SARI İKAZ : Saldırı ihtimali var anlamındadır.
İşareti : 3 dakika sürekli düz siren sesi ile verilir.
2.ALARM (KIRMIZI İKAZ) : Saldırı tehlikesi var anlamındadır.
İşareti :3 dakika yükselip alçalan, dalgalı siren sesi ile verilir.
3.RADYOAKTİF SERPİNTİ VEYA KİMYASAL SALDIRI TEHLİKE İKAZI : Radyoaktif serpinti veya kimyasal saldırı var anlamındadır.
İşareti : Kesik kesik siren sesi ile veya radyo, televizyon gibi yayın araçları ile verilir.
C–TEHLİKE GEÇTİ (BEYAZ İKAZ)
Tehlike geçti anlamındadır.
İşareti :Radyo, televizyon, megafon v.b. gibi her tür yayın araçları ile duyurulur. Bu ikaz verildiğinde sığınma yerlerinden veya saklandığınız yerlerden çıkınız.SİVİL SAVUNMA İLE İLGİLİ RESİMLER







========================================================================
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI
Sayın okul müdürüm, Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Öğrenciler, Kıymetli misafirlerimiz
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramının 91. yıldönümünü kutlamak amacıyla toplanmış bulunuyoruz.hepinizin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Yaşlı, Genç, Küçük, Büyük Tüm 23 Nisan Çocukları, Sevgi çiçeklerimiz, uğur böceklerimiz, Topraktaki tohum, daldaki yapraklarımız, Tatlı meyvelerimiz dikili fidanlarımız. Çocuklarımız. Bayramınız kutlu olsun.
Kutlama programını arz ediyorum.
1. İstiklal Marşı ve Saygı duruşu.
2. Okulumuz öğretmeninin günün anlam ve önemini belirten konuşması.
3.okulumuz öğrencilerinin şiir okumaları.
4.Skeçler.
5.Oyunlar.
6.Programın kapanışı.
“Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri... Milli egemenlik uğrunda canını vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.” diyen Mustafa Kemal ATATÜK’ü , vatan ve bağımsızlık uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyor, sizleri onların huzurunda 1 dakikalık saygı duruşu ve Beden Eğitimi öğretmeni Sadık SOLAK Bey yönetiminde İstiklal Marş’ımızı söylemeye davet ediyorum.
1-Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapması için okulumuz sınıf öğretmeni Mehmet MATUR Beyi davet ediyorum.
Atatürk sık sık okulları ziyaret eder, öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu. Yine bir gezi sırasında, bir öğrenciye sordu: - Türk ulusunu kim kurtardı? Öğrenci hiç beklemeden; Ata’mız kurtardı... Siz kurtardınız! Atatürk öğrencinin şüphesiz içten duygularını da yansıtan bu cevabını doğru bulmadı; - Hayır çocuğum! Türk ulusunu kendi kanı kurtarmıştır! dedi. Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında Destanlar yaratıyor cihanın görmediği Arkasından dağ dağ ordular geliyor Her askeri Mustafa Kemal gibi.
2- Ana okulu öğrencimiz Yiğit Efe ÖZKUL ve Durmuş GÜLYÜZ ‘’Atatürk Çocuk Olmuş’’ adlı şiiri okuyacaklar. Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere. Al bir ata binmiş yalın kılıç Koşuyorlar zaferden zafere... Bugün Türk çocuğunun en büyük bayramını kutlamanın sevinci ve mutluluğu içindeyiz.Atatürk diyor ki “Ulusların istikballeri gelecek nesillere bağlıdır”
3- Özel Alt Sınıfı öğrencileri birlikte 23 Nisan adlı şiiri okuyacaklar .“Bizi bilmeyenler tarihe sorsun, Hiç zincir durur mu Türk’ün bileğinde, Ölen şehitlerin, doğan çocuğun, Hürriyet yazılı gözbebeğinde.”
4- Okulumuz 1-A ve 1-B sınıfı öğrencileri 23 Nisan adlı şiiri okuyacaklar. Elbet yiğit olanlar lâyık böyle toprağa. Selâm şanlı orduya, selam şanlı bayrağa Selâm İstiklal için çarpışana, ölene, Selâm toprağa düşüp ölürken de gülene...
5- 2-A , 2-B ve 2-C sınıfı öğrenciler ‘’23 Nisan’’ adlı şiiri okuyacaklar. Çocuklar! Bayram yapın, sevinin ve haykırın, Engel denen her şeyi güçlerinizle kırın! Çocuklar! Bilin ki siz, koca bir cihansınız, Vatanın her yerinde fışkıran volkansınız.
6- 3-B Sınıfından Ruhat ÇAKICI ‘’ 23 Nisan ‘’adlı şiiri okuyacak. Ey Türk vur, vatanın bakirlerine, Günahkar gömleği biçenleri vur; Kemikten taslarla şarap yerine Şehitler kanını içenleri vur!
7-4-B Sınıfından Mustafa ŞENTÜRK ‘’ 23 Nisan Çocuk Bayramı ‘’ adlı şiiri okuyacak. Vur, güzel aşıklar cenazesinden Kırmızı meşaleler yakanları vur; Şehvetin raksına yetim sesinden Besteler, şarkılar yapanları vur!
8- 5-B Sınıfından Hanif ÖZEL ‘’ Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor ‘’ adlı şiiri okuyacak. Vur, katlin o kızıl sapanlarıyla Dünyaya ölümler ekenleri vur; Vur, zulmün o kanlı urganlarıyla Bir kavmi iplere çekenleri vur.
9- 6-B Sınıfından Melek Turan ‘’ Bayrak’’ adlı şiiri okuyacak. Vur, etten, kemikten saraylar kuran O vahşi ruhları ezmek için vur; Dört büyük rüzgara küller savuran O mücrim elleri kesmek için vur!
10- 7-B sınıfı öğrencilerinden Dilek KILINÇ ‘’ Mustafa Kemali Düşünüyorum ‘’adlı şiiri okuyacak. Vur, sen de mukaddes hürriyet için, Dünyanın diktiği bayrak için vur; Her dinin sevdiği adalet için, Her yerde haykıran bir hak için vur!
11- 8-A Sınıfı öğrencilerinden Veli YAŞAR ‘’Mustafa Kemaller Tükenmez’’ adlı şiiri okuyacak. Vur, aşkın ve hakkın zaferi için, Vur, senden bak, dünya bunu istiyor; Vur, yerde bak tarih senin seyircin; Vur, gökten bak Allah sana; "Vur!" diyor.
12-Özel Alt Sınıfı öğrencileri ‘’Komşu Kızı ‘’ adlı müzikli oyunlarını oynayacaklar. Vur, çelik kolların kopana kadar Olanca aşkınla, kuvvetinle vur; Son düşman, son gölge kalana kadar Olanca kininle, şiddetinle vur.
13-2-A,2-B ve 2-C Sınıfının kız öğrencileri Tarkandan ‘’Öp ÖP Beni’’adlı müzikli oyunu oynayacaklar. . Vur, senin darbenden çıkacak ateş İntikam isteyen bir milletindir; Alnında doğacak kırmızı güneş, Bu senin ilahi hürriyetindir!..
14- 3-A Sınıfı ‘’AYŞEM’’ adlı rontlarını sunacaklar. Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Ölmemiş bir Kasım sabahı! Yine bizimle beraber her yerde. Yaşıyor dört köşesinde vatanın Yaşıyor damar damar yüreklerde.
15- 4-A ve 4-B Sınıfı Birlikte’’ Vaka Vaka ‘’ ve Eylemin ‘’Aman ‘’şarkısı eşliğinde şarkılı oyunu oynayacaklar. Mustafa Kemal'i düşünüyorum: Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum. Uykularıma giriyor her gece. Ellerinden öpüyorum.
16- 5-A Sınıfı ‘’Rengarenk’’ ve’’ Evli Mutlu Çocuklu ‘adlı müzikli oyunlarını sergileyecekler.
17-5-B Sınıfının ‘’Zeybek ‘’adlı folklor oyununu izliyoruz.
18-2-A , 2-B ve 2-C Sınıfının birlikte hazırladıkları ‘’Apaçi ‘’ adlı müzikli oyunlarını keyifle izleyelim.
19-7-A ve 7-B Sınıfını birlikte hazırladıkları ‘’MesleklerOrotortosunu’’ sunacaklar.
20-6-A Sınıfını ‘’Köy Meydanı ‘’ adlı oyunu sunacaklar.
21-Bu bölümümüzde yarışmalara geçiyoruz:
1-Ana Sınıfı Sandalye Kapma yarışı yapacak.Yarışmacıların yerlerini almalarını bekliyoruz. Birinci………………………………………………………oldu.
2-1 .Sınıflarda Balon Patlatma Yarışı yapılacak. Yarışmacıların yerlerini almalarını bekliyoruz. Birinci:………………………………………………………………oldu
3- 6. Sınıflarda Yumurta yarışı yapılacak . Yarışmacıların yerlerini almalarını bekliyoruz. Birinci: ………………………………………………………………oldu
22- 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlama Programımız burada sona ermiştir. Hepinizi saygıyla selamlıyoruz.
BAŞA DÖN .
===================================
>>> Etik haftası <<< BAŞA DÖN
GAZİ İLKÖĞRETİM İLKÖĞRETİM KURUMU 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
ETİK HAFTASI PROGRAMI
SUNUCU:
Değerli Öğretmenlerim, Sevgili Arkadaşlar
İçinde bulunduğumuz hafta etik haftasıdır. Etik haftasını kutlamak amacıyla düzenlemiş olduğumuz programa hoş geldiniz.
Okulumuz Türkçe öğretmeni Emel YILMAZ ‘ ı ‘’Etik Günü ‘’adlı yazısını sunması için davet ediyorum
· 6 –A sınıfından Fatma Kübra YAŞAR ‘ı “ Etik Haftası Niçin Kutlanıyor? ” adlı yazıyı okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU: Asıl zenginlik,
Mal çokluğunda değil;
Gönül tokluğundadır.
** Okulumuz 5-B sınıfı öğrencilerinden Nazar TÜMTÜRK ‘ü “Etik ” adlı şiiri okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU: Yaşlılıktan önce gençliğin,
Hastalıktan önce sağlığın,
Yoksulluktan önce zenginliğin,
Meşguliyetten önce boş vaktin,
Ölümden önce hayatın,
Kıymetini iyi bilelim..
İyi yönde örnek,
Erdemli insan olalım...
** 5-A sınıfından Aleyna YILDIRIM’ı “ Büyük Lokma Ye De Büyük Söyleme” şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU: İnsanı insan eden insana olan
Terbiyesi ve saygısıdır.
İnsanı insanlıktan eden
İnsana ettiğinin aynasıdır.
** Şimdi okulumuz 6-A sınıfı öğrencilerinden Arzu ŞENSANCAKOĞLU’nu “Erdemli İnsan Olalım”şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU:
** Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.
** 5-A sınıfından Berçem KAYA’yı “ Etik Davranış ” adlı şiiri okuması için buraya davet ediyorum.
KIZ ÖĞRENCİ:
Terazide güzel huydan daha ağır gelen hiçbir şey yoktur.
Şeref ve erdem ruhun süsüdür. Bunlar olmasa, beden asla güzel görünmez.
** 5-A sınıfından Yağmur Gülmez’i “Çatlak Kova veArkadaşlık” adlı güzel hikayeleri okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU:
Eğitilmiş insanların umutları, bilgisizlerin zenginliğinden daha değerlidir.
** 6-A sınıfından Raziye CANDAŞ’ı ” Özlü Sözleri ” okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU:
Gör de gözündeki saban okunu,
Görme başkasında, saman çöpünü;
İhlas ile tut da, Hak'kın ipini
Büyük lokma ye de, büyük söyleme.
**5/A sınıfından Sultan deler’ i ‘’Ben Kamu Görevlisiyim’’ şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
SUNUCU:
** Susmak huyların efendisidir.
**5/A sınıfından Furkan Alkan’ı ‘’Delikanlıya Öğüt ‘’ adlı şiirini okuması için buraya davet ediyorum.
Hayatımızın daha yaşanır hale gelmesi için mutlaka dürüst davranıp kendimize yapılmasını istemediğimiz davranışları arkadaşlarımıza yapmamalıyız.Ülkemizin geleceği huzuru için her zaman değerlerimizi korumalı başkalarına karşı hoşgörülü olmalıyız.
Etik haftası için hazırlamış olduğumuz program burada sona ermiştir. Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederiz.
------O-------
Etik Günü
Bir ülkede etik değerlerin oluşup kök salmasında birinci derecede etkili etmen bireyleri kültürlü uygar insanlar yapmayı amaçlayan eğitim düzeyleri. Ülkemiz açısından içine düştüğümüz olumsuz çarpıcı bir örnek her düzeyde eğitimi bir yabancı dilde yapma çabaları. Kendi anadilinde yapılan eğitimin önemine dikkat çekenlerin yadırgandığı bir düzeye kadar bu olumsuzluğu getirmiş bulunuyoruz. Etik değerlere özen gösterilen ülkelerde hiç kimse kendi ana dilinden bu derece vazgeçmiş gözükmüyor. Üstelik hem kendi diline hem de başkalarının anadiline saygıyı önemli bir etik değer sayıyor.
Bizim toplumsal olarak bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorun, toplumsal yaşantımızdaki gelişmelerin toplumun geneli için geçerli olacak değer yargılarını oluşturamamış olması. Biz cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan Atatürk devrimlerinin yaşamımıza soktuğu değer yargılarına güveniyoruz ve geçerliliğini koruduğuna inanıyoruz. Evrensel düzeyde geçerli olan değer yargılarına dayanan Atatürk ilke ve devrimlerini, teknolojik gelişmelerin günümüzde yaşattığı toplumsal dönüşümler bile eskitememekte.
İnsanoğlu, varoluşuyla birlikte, "ahlâkilik kaygısını" içinde taşımıştır. Kendisini "iyi" ve "kötü" olana dair sorgulamalara tabi tutarak, bunların "ne" olduğu sorusunun cevabını aramıştır. İşte bu aşamada ahlâkilik problemi ile karşılaşmıştır. Çevresinde gördüğü insanlar ve etrafındaki fizik nesnelerle ilişki kurarken karşılaştıklarının, bir takım değerlerle anlam taşıdığını görmüştür. Bu değerler de o insanın ahlâkî kodlarını belirlemiştir. Değerlerin dikkate alınmadığı anlarda, farklı eylem imkânlarıyla karşılaşıldığı zaman, neyi yapmanın doğru olacağına dair çeşitli ikilemler içerisine girilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu ikilemlerin tabiî bir sonucu olarak da doğru ve iyi olana dair çeşitli tasavvurlar ileri sürülmüştür.
"Doğru" ve "iyi"nin "ne" olması gerektiğine dair bilgiler insanlığın ilk kültürel bulgularına kadar götürülebilir. Çeşitli kabartma resimler, destanlar, yazılı taşlar ve yazılı eserlerde buna dair motifler vardır. "İyi"nin "ne" olduğu üzerinde durarak diğer insanlara öncülük eden en önemli kişiler hiç kuşkusuz filozoflar ve peygamberlerdir.
Filozoflar, felsefenin tabiatı gereği "iyi"nin "ne" olduğunu tartışmakla beraber somut davranış biçimleri vermekten kaçınmışlardır; peygamberler ise, iyinin ne olduğu üzerinde durarak, insanlara "model davranış biçimleri" sunmuşlardır. Peygamberler bu misyonlarını vahiy ve vahyi açıklayıcı sözler yoluyla yerine getirmişlerdir. Son peygamber Hz. Muhammed (asm) "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." diyerek hayatın bütün alanlarını kuşatan bir değerler sistemi sunmuştur.
Aynı problem bugün de insanlığı meşgul etmektedir. Teknolojinin gelişmesi ve sosyo-ekonomik hareketliliğe bağlı olarak daha karmaşık hale gelen gündelik hayatlar, "iyi"nin "ne" olduğu sorusunu cevaplamayı daha da zorlaştırmıştır. İnsanlık, hayatın değişik alanlarında, bu soruya doğru cevaplar bulabilmek için "etik kodlar"a ihtiyaç duymuştur. Bilim adamları, mühendisler, siyasetçiler, hukukçular, tüccarlar, doktorlar, iş adamları ve meslek odaları yaşadıkları problemleri çözebilmek için bir değer yargıları sistemine dayalı teamüller oluşturmuşlardır. Bilgisayar alanında, internet kullanımında, enformasyon teknolojisinde, şirketlerin rekabet alanında ahlâka uygun olanla olmayan bilinmek istenmiştir.
Selami TÜRKMANİ
>>>>>>>>>>o<<<<<<<<<<
25 Mayıs tarihi bütün dünyada etik günü olarak kutlanmaktadır. Bizim kültürümüze kavram ve çerçeve olarak farklı olan bu terim son yıllarda ülkemizde de önem kazanmış bulunmaktadır. Bu günün ne anlama geldiğini ve niçin kutlandığını bilmek için öncelikle kısa bir sözlük çalışması yapmak yararlı olacaktır.
Kelime anlamıyla ‘etik’ Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir, özgün Yunanca kullanımı ‘Etika’dır, tıpkı politika (siyaset bilimi), poetika (şiir kuramı), gibi. Felsefenin dört ana dalından biridir. Yanlışı doğrudan ayırt edebilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışmaktadır. Bu yönüyle, kendine ait kuralları olsa da, halen de tartışılarak gelişen bir daldır.
Farklı kelimelerle ifade edilen değişik kültürlerde etik kavramı elbette mevcuttur. Nitekim Eski Yunanda olduğu kadar Çin Uygarlığında da Etik tartışılan bir konudur. Bizim kültürümüzde ise daha çok ‘ahlak’ kavramı merkezli bir etik alanı vardır. Ancak Yunan Felsefesi Etik alanını kelime ve düşünce olarak kuramsallaştıran Felsefe olarak bilinmektedir. Nitekim Etik kavramının bütün dünyada kabul edilen ortak bir kavram olması da bunu göstermektedir.
Ancak tarihsel süreçte uygulama bakımından sistematik etik uygulamalarının Selçuklu Medeniyetinin unsurlarından olan Ahilik örgütünde görüldüğünü belirtmek gerekir. Bilindiği gibi Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşayan Türklerin, esnaf ve sanatkârlarının birliğini, çalışma ilkeleri ve usullerini oluşturan, çok yönlü bir sosyo-ekonomik Türk kurumudur. Ahi Örgütüne üye olan esnaf ve sanatkarların uymaları gereken bir dizi ahlak ve iş kuralları vardı. Uyulmaması durumunda ağır cezalar da öngörülmüştü.
Etik alanı öylesine geniş bir konudur ki, bazen ne olduğu veya ne anlama geldiği konusunda sağlıklı bir bütünlük de sağlanamayabilir. Günümüzde farklı etik alanlar bulunmaktadır: Kürtaj, yasal ve ahlaki meseleler, Hayvan hakları, Biyoetik, İş etiği, Kriminal adalet, Çevresel etik, Feminizm, İnsan hakları, Gazetecilik etiği, Tıbbi etik, Teknolojik etik, Faydacı etik, Faydacı biyoetik, vb. Bunların yanında, farklı açılardan ele alınan etik başlıkları da söz konusudur: meta etik, normatif etik ve uygulamalı etik (yukarıda sayılanlar uygulamalı etik’in alt başlıklarıdırlar.
Yunan Felsefesinin Arapça tercümeleriyle birlikte Müslüman dünyasında da Yunan tarzı çalışmalar görülmektedir. Erdem etik’i denilen alan daha çok Müslüman dünyasında ilgi görmüş ve geliştirilmiştir.
Yakın çağda bilim ve teknolojinin ilerlemesi, devlet kurumlarının aşırı güç kazanması vb. nedenler etik ilkelerinin oluşturulması ve benimsenmesini gerekli kılmıştır. İlk uygulamalı etik değerlerin tıp, genetik, vb. alanlarda konuşulmaya başlanması ilgi çekicidir. Çünkü diğer insanların üzerinde belirli bir etkileme gücüne sahip kişi veya meslek gruplarının endi iç denetimlerinin olması zorunlu hale gelmiştir. Aksi takdirde, diğer insanlara büyük zararlar verilmesi riski saptanmıştır.
İlk önce Batı dünyasında bilgi ve gücü iç denetime kavuşturmak için etik kuralları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu etik kuralları, bazen yasa gücünde bazen de bir meslek grubunun iç denetim ilkeleri olarak ortaya çıkmaktadır. Her iki durumda da, Etik Değerler/ kurallar bir başka insana ve topluma karşı iç sorumlulukları içermektedir.
Ancak bu alanda tam bir başarı sağlandığını söyleyebilmek zordur. Zira insanoğlunun iyi ve kötü tarafının da gelişimi sonsuzdur. Etik değerlerin hatırlatılması, bir bilinç oluşturulması için de 25 Mayıs tarihi Etik Günü olarak kabul edilmiştir.
Halen Etik değerlerin çiğnenmesi durumunda – çoğunlukla bu değerler çiğnenmektedirler- öngörülen vicdani cezalar son derece yetersizdir. Hukuki cezalar ise son derece edilgen, karmaşık ve her zaman kamu vicdanını tam tamir edici değildir. Zaman içerisinde Etik Değerlerin, bir tür Etik Yasalar haline dönüştürülmesi de sanırım bundan kaynaklanmaktadır. Fakat bu durumda da Yasaları koyan ve uygulayanların ahlaki davranmaları ihtiyacı yok mudur?
Bu gün dolayısıyla – veya alan uzmanlığı itibarıyla- araştırma yapanların Etik /İnsan ilişkisi ve Ahlak üzerinde de durmaları bu yüzden bir gerekliliktir. Zira Yunan Felsefesi ve Batı Uygarlığı, kuramsal ve hukuki açıdan çok gelişmiş olmakla birlikte, insan öğesine yeterli değeri verebilmiş değildir. Bizim kültürümüzdeki ve inancımızdaki ahlak anlayışı ise hala tarihin derinliklerinden tam olarak bugüne taşınabilmiş değildir.
>>>>>>>>o<<<<<<<<<<
Erdemli İnsan Olalım
'Bir lokma,bir hırka'
Değil ama;
Azla yetinmesini bilelim.
Azla yetinmesini bilenler,
Mutluluğu tez yakalarlar.
Gözü doymayanlar ise,
Mutluluğa
Asla ulaşamazlar..
Ulaştıklarını sansalar bile,
Hırslarının girdabında
Çabucak boğulurlar,
Çabucak bunalırlar..
Boşuna söylememiş
Filozof Diyojen;
Başına dikilip
Mağrurca,
'Dile benden,ne dilersen' diyen
Hükümdar Büyük İskender'e;
'Gölge etme,başka bir şey istemem' diye..
Keza
Peygamberimiz de;
Asıl zenginliğin,
Mal çokluğunda değil;
Gönül tokluğunda olduğunu
Boşuna işaret buyurmamıştır.
O nedenle;
Daima,bardağın dolu tarafını görmeye çalışalım.
Daima iyimser,
Daima
Tokgözlü olalım.
Hiçbir zaman;
Açgözlü,
Doyumsuz
Olmayalım.
Yine, yüce Peygambermizin öğütlediği gibi;
Yaşlılıktan önce gençliğin,
Hastalıktan önce sağlığın,
Yoksulluktan önce zenginliğin,
Meşguliyetten önce boş vaktin,
Ölümden önce hayatın,
Kıymetini iyi bilelim..
Hasılı;
İyi yönde örnek,
Erdemli insan olalım...
Naim Yalnız
>>>>>>>>o<<<<<<<<<<
Delikanlıya Öğüt
Delikanlım,tut atanın sözünü,
Onda,tecrübeden,bin bir hikmet var;
Acı söylese de,asma yüzünü
Sonu tatlı gelen,türlü nimet var.
Uykusun kaybetti,uyutmak için,
Ağlar iken güldü,avutmak için;
Yemedi,yedirdi; büyütmek için
Uğrunda çektiği,nice zahmet var.
Sen,âlim olsan da,onun kanısın,
Bir zalim olsan da,kopmaz canısın;
Gönlünde yaşayan,tek sultanısın
Senden beklediği,yalnız hürmet var.
Kaybedince anlan,ancak kadrini,
Dolduramaz kimse,O'nun yerini;
Birer altın olan öğütlerini
Anarsın her zaman,onda kıymet var..
Naim Yalnız
Etik
Etik ahlak demektir insana saygı demek
Güzel ahlak olunca söylemeye ne gerek
Çalışmalı her ferdim canıyla var gücüyle
Hediyeler olmasın rüşvet olmasın diye
Komşusuna borç takan var iken yok diyenler
Bir gün gelip kalacak insan eti yiyenler
Kaliteli mal satan kasası para dolsun
İnsanları kandıran para diye dert bulsun
Her ne iş yaparsan yap ol hayatta samimi
Kaliteli hizmet ver hakkın olmasın zayi
Toplumuna örnek ol insan gibi yaşatıp
İnsanlığa kötü mal yüksek fiyat satmayıp
Etik Davranış
Güler yüzle bakalım,gördüğümüz insana,
Her zaman kazandırır,güler yüz her insana.
İyi toplum olmaksa,en başta hedefimiz,
Önce iyi bireyler,olmalıyız hepimiz.
Ben neyim ki toplumda,bir tek damlayım deme,
Okyanuslar oluşmuş,damladan tane tane.
Her zaman para değil,mutluluğun kaynağı,
Sevgi,saygı,tebessüm; gönlün en güzel bağı.
Bireyler birbirini,daima hoş görmeli,
Küçük kırgınlıkları,unutarak sevmeli.
İnsanlar birbirinin; derdini,neşesini,
Paylaşmalı daima,tatmalı sevgisini.
'Sevdim' demek mutlaka,kanıt değil sevgiye,
Gerçekten seviyorsak,gerek bir de hediye.
Kim ki yanlış yapmadım.hayatımda diyorsa,
En büyük yanlış o'nda,kendini biliyorsa..
Naim Yalnız
Büyük Lokma Ye De Büyük Söyleme
Yaradan,kibirli olanı sevmez,
Büyük lokma ye de,büyük söyleme;
Haddini aşanı,asla affetmez
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.
Sayısız nimetler vermiş kuluna,
Fayda sağlandıkça,şükür oluna;
Her türlü keramet,Hak'tan biline
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.
Gör de gözündeki saban okunu,
Görme başkasında,saman çöpünü;
İhlas ile tut da, Hak'kın ipini
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.
Ufacık dağları,yarattım deme,
Kendini,herkesten yüksekte görme;
Hak'kın kudretini,görmezden gelme
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.
Önce sen,iğneyi,kendine batır,
Sonra,çuvaldızı başkasına vur;
Adil davrananın,dostu çok olur
Büyük lokma ye de,büyük söyleme.
Ey kardeşim,kulsun; sen haddini bil,
Allah huzurunda,şükürle eğil;
Alçak gönüllü ol,herkesçe sevil
Büyük lokma ye de,büyük söyleme..
Naim Yalnız
BİL Kİ DÜRÜSTLÜK EN BÜYÜK SERVETTİR
Adaletli yaşamayı dilersen
Hep alnın açık gezmek istersen
Eğer onurunu da düşünürsen
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Hakkın varsa korkma hakkını ara
Boyun eğme sakın haksızlara
Tamah etme hakkın olmayanlara
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Alma habersiz birinin malını
Çalmayasın kimsenin kapısını
Sonra çalarlar senin de kapını
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
Borç aldıysan zamanında veresin
Sözlerini yerine getiresin
Haksızlık, adaletsizlik etmeyesin
Bil ki dürüstlük en büyük servettir.
İsmail Aydoğmuş
İNSANIN İNSANA ETTİKLERİ
insan'ı insan eden
insan'a olan
terbiyesi ve saygısıdır
insan'ı insan'lıkdan eden
insan'a ettiğinin aynasıdır
Sorgulayan' a aittir sordukları
cevapta bulduğudur aradıkları
sormadan korkup sakladıkları
yaşamadığının yaşanmış farklılıkları
İnsan'dan kalır geriye
hazneye attıkları, atamadığı artıkları
İnsan insandan atılır daha ileriye
Nereye dostum nereye
Ya ileriye, ya geriye
ya boyuna ya enine
uzanırsın gerine gerine
Ya cennetin seyrine,
ya cehennemin dibine
insan'ı insan eden
insan'a olan
terbiyesi ve saygısıdır
insan'ı insan'lıkdan eden
insan'a ettiğinin aynasıdır
Kemal Koçak
Aç'ın Teşekkürü
Açım;
Arkadaşım
Bana bir simit almış.
Teşekkür ettim.
Ama,
Bunu diyen
Ben değilim,
Ağzım;
O da değil,
Boğazım.
O da değil
Midem;
Hiç o da değil,
Bağırsaklarım.
Yanılmıyorsam
Onlar da değil,
Sadece hücrem..
Naim Yalnız
Ben Kamu Görevlisiyim
Halka hizmet, baş tacımdır,
Ben,kamu görevlisiyim;
Dürüst yapmak amacımdır
Ben,kamu görevlisiyim.
Kâh,yanına ben giderim,
Kâh,yanıma gelsin derim;
Samimi hizmet ederim
Ben,kamu görevlisiyim.
Halka hizmet,ibadettir,
Tarafsızlık,asalettir;
Sevgi-saygı,nezakettir
Ben,kamu görevlisiyim.
Kamu malını korurum,
Hor bakanı,uyarırım;
Hep, tutumlu kullanırım
Ben,kamu görevlisiyim.
Hukuku.üstün tutarım,
Adaleti,uygularım;
Vatanıma,hizmetkârım
Ben,kamu görevlisiyim.
Özel,tüzel hiç kimseden,
Hiçbir menfaat beklemem;
Üstün hizmet,her an ilkem
Ben,kamu görevlisiyim..
Naim Yalnız
Özüme Etik Değdi
Dağların eteğinde
Ayna yapmıştım camdan
Vermek nasip olmadı
Ayırdılar goncamdan
Tuzaklar kurulmuştu
Güneşim vurulmuştu
Divana durulmuştu
Kaçsam kaçamıyordum
Urganlar yağlanmıştı
Boynuma bağlanmıştı
Gözlerim dağlanmıştı
Uçsam uçamıyordum
Olacaklar içimden
Gelip geçmişti dünden
Bir türlü gitmiyordun
Gözlerimin önünden
Bulutlar bir yandaydı
Yıldızlar isyandaydı
Asıl derdim candaydı
Vursam vuramıyordum
Azığım bir fileydi
İsyanım nafileydi
Düşmanlar kafileydi
Kovsam kovamıyordum
Ben savdalı güvercin
Benden gayrı herkes cin
Ne kadar da kolaymış
Vurulması bir gencin
Dağlara kar inmişti
Ağaçlar devrilmişti
Etrafım çevrilmişti
Gitsem gidemiyordum
Özüme etik değdi
Beni yerlere eğdi
Tüm eller tetikteydi
Kalksam kalkamıyordum
Murat Demir
Etik Günü İle İlgili Özlü Sözler
Etik Haftası İle İlgili Anlamlı Sözler
Susmak huyların efendisidir. (Hazret-i Muhammed )
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. (Yunus Emre)
Şeref ve erdem ruhun süsüdür. Bunlar olmasa, beden asla güzel gözükmez. (Cervantes)
Tecrübe, öğretmenlerin en iyisidir. Yalnız okul masrafı ağırdır. (Thomas Carlyle)
Tembellik, özgür adamı tutsak eder. (Firdevsi)
Terazide güzel huydan daha ağır gelen hiçbir şey yoktur. (Hazret-i Muhammed)
Eğitilmiş insanların umutları, bilgisizlerin zenginliğinden daha değerlidir. (Demokritos)
Zengin, çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir. (Hz. Muhammed)
>>>>>>>>>>o<<<<<<<<<<
ETİK HAFTASI HİKÂYELERİ
ÇATLAK KOVA
Hindistan’da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş.
“Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.”
“Neden?.” Diye sormuş sucu. “Niye utanç duyuyorsun?” Kova cevap vermiş.
“Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.” Sucu şöyle demiş:
“Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyorum.” Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş:
“Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi?... Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı.”
Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır. Hepimiz aslında çatlak kovalarız. Tanrı’nın büyük planında hiçbir şey ziyan edilmez. Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz.
>>>>>>>>>>o<<<<<<<<<<
ARKADAŞLIK
Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş.
“Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak”demiş.
Genç, ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence:
“Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart.”demiş.Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki tahta perdede hiç çivi kalmamış. Babası ona:
“Aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak, çok delik var. Artık hiçbir şey geçmişteki gibi güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara, bir delik aynen kalacak, kapanmayacaktır. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar” demiş.
Başa dön
==============================================================
BİLİM VE TEKNOLOJİ HAFTASI
HAZIRLAYAN : SİVİL SAVUNMA KULÜBÜ
adresiniz, telefon numaranız gibi kişisel bilgilerinizi ve kredi kartı
numaranızı asla vermeyin. Parolanızı söylemeyin.
BİLİŞİM HAFTASI İLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZLER
- Bilenle bilmeyen bir olmaz.
- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
- Ha okulsuz köy, ha susuz çeşme.
- Kalem kılıçtan keskindir.
- Dünya bir okuldur. Doğumdan ölüme durmadan öğrenelim.
BİLİŞİM VE TEKNOLOJİ
Her doğal olayda,insan ürpermiş,Bütün dikkatini,onlara vermiş;
Aylarca,yıllarca; hep irdelemiş
Bulduğu sonuçtan,bilgi derlemiş.
Bilgiler,zamanla'Bilim' olmuşlar,
Bütün insanlığa,ışık tutmuşlar;
Her kuşak,kendinden,bir şey katmışlar
Uygarlığa,sağlam temel atmışlar.
Teknoloji,ilmin,hizmet aracı,
Zamandan kazanır,her kullanıcı;
Doğru kullananın,başının tacı
Hedefe varmanın,teknik ilacı.
Yeni kuşaklara,tez öğretelim,
'BİLGİ ÇAĞI'ndayız,bunu bilelim;
Aziz yurdumuzu,hep yüceltelim
Çağdaş uygarlığa,tez erişelim..
Teknolojiyle varım
Çağı yakalayarak
İnsanlığa sunarım.
Teknikle çalışalım
Zamanla yarışalım
İstençle ve coşkuyla
Zirvede buluşalım.
Muhsin Durucan




========================================================================
SİVİL SAVUNMA HAFTASI KUTLAMA PROGRAMI
v Sayın okul müdürüm, değerli öğretmenlerim, sevgili arkadaşlar
v Bugün burada sivil savunma haftasını kutlamak üzere toplanmış bulunmaktayız.
v Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapması için ……… sınıfı öğrencilerinden …………………………’ u huzurlarınıza davet ediyorum.
v Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur. "
M.Kemal ATATÜRK
v ……………sınıfı öğrencilerinden ……………’ yı Sivil Savunmanın tarihçesini okuması için huzurlarınıza davet ediyoruz.
v Afet,Savaş Olursa
Yetişir Sivil Savunma
Kurtarır Sivilleri
Yardım Eder Onlara
v ……….. sınıfı öğrencilerinden ’ i Sivil Savunma adlı şiiri okuması için huzurlarınıza davet ediyoruz.
v Savaş Yıkıntı Afette
Veririz Biz Elele
Sivil Savunma İle Birlikte
Mutlu Oluruz Yine
v ………. sınıfı öğrencilerinden …………………..’ ı sivil savuma ile ilgili sözleri okuması için huzurlarınıza davet ediyoruz.
v Gelin Paylaşalım
Bu Sıkıntıları
Umutlarla Saralım
Köyü Anılarımızı
………… sınıfı öğrencilerinden ……………..’ İKAZ VE ALARM İŞARETLERİ ı okuması için huzurlarınıza davet ediyoruz.
v
v Mutluluğun Altında
Yatar Sivil Savunma
Mutlu Oluruz Tekrar
Sağol Sivil Savunma
ü Sevgili arkadaşlar
Bugün hep beraber tatbik ettiğimiz İkaz – Alarm Tatbikatını tam olarak anlayabilmeniz amacıyla ikaz ve alarm işaretleri hakkında kısa bir bilgi vereceğim:
İKAZ VE ALARM İŞARETLERİ
A-HAZIRLIK İKAZI
Bir savaş tehlikesinde sivil halk ve müesseselerin gereken son hazırlık önlemlerini alabilmeleri için hükümetçe gerekli görüldüğü takdirde verilen ikazdır.
İşareti: Radyo–Televizyon v.b. gibi yayın araçlarının aracılığı ile verilir.
B–TEHLİKE HABERLERİ (İKAZLARI)
1.SARI İKAZ : Saldırı ihtimali var anlamındadır.
İşareti : 3 dakika sürekli düz siren sesi ile verilir.
2.ALARM (KIRMIZI İKAZ) : Saldırı tehlikesi var anlamındadır.
İşareti :3 dakika yükselip alçalan, dalgalı siren sesi ile verilir.
3.RADYOAKTİF SERPİNTİ VEYA KİMYASAL SALDIRI TEHLİKE İKAZI : Radyoaktif serpinti veya kimyasal saldırı var anlamındadır.
İşareti : Kesik kesik siren sesi ile veya radyo, televizyon gibi yayın araçları ile verilir.
C–TEHLİKE GEÇTİ (BEYAZ İKAZ)
Tehlike geçti anlamındadır.
İşareti :Radyo, televizyon, megafon v.b. gibi her tür yayın araçları ile duyurulur. Bu ikaz verildiğinde sığınma yerlerinden veya saklandığınız yerlerden çıkınız.
Sivil Savunma
Harbin olumsuzluğu
Cephelerde kalmıyor.
Siviller bile artık
Korkunç zarar görüyor.
Saldırıdan korunmak
Yeterli önlem almak,
Bulunmak ilkyardımda
Şart sivil savunmada.
Tüm askerler cephede
Kararlı savaşırken;
Sivil savunma ile
Destekle cepheyi de.
Yurdun savunmasına,
Olumlu katkıları.
Sivil savunmacılar,
Kurtarmakta canları.
Askere ve kendine
Yardımcı olmak için,
Sivil savunmacı ol,
Hizmet et milletine.
Sivil Savunma
Edirne’den Ardahan’a
Samsun’dan İskenderun’a uzanan
Devletin en şefkatli elleridir.
Sivil Savunma.
Savaşta ve barışta
Depremde, selde, yangında
Her tür afette,
Uzanır zorda kalan vatandaşına
Çeker alır ölüm tuzaklarından
Sarar yaralarını.
Sivil halkla beraber
Sivil halkın yanında
Karda, kışta her koşulda
Hazırdır göreve.
Karagün dostu,
Görevinin, özgüvenin okuludur
Sivil Savunma.
28 ŞUBAT SİVİL SAVUNMA GÜNÜ
Sivil savunma; düşman taarruzları ve afet halinde halkın can ve mal kaybının en az düzeye indirilmesi için yapılacak her türlü silahsız, koruyucu, kurtarıcı önlem ve çabaları kapsar.
Ulusal varlığın sürdürülmesi için topyekün bir savaşın koşullarına barıştan itibaren hazırlanılması ulusal bir zorunluluktur. Bir savaşla karşılaşıldığında yıkıcı etkisi yüksek modern silahlarla karşılaşacak olan sadece silahlı kuvvetler ve stratejik noktalar değildir. Günümüz silahları güç yönünden çok büyük bir gelişme göstererek cephe savaşları dönemini geride bırakmıştır. Artık savaşlar cephelerde silahlı kuvvetler arasında değil, devletler ve milletler arasında yapılacak olan bir ölüm kalım kavgası niteliğini taşımaktadır. Böyle bir durumda silahlı kuvvetlerimizi destekleyebilmek, ulusal ve bireysel varlığımızı sürdürebilmek için bilinçli, planlı ve nitelikli bir sivil savunma yapmalıyız. Önlemler ve etkinlikler bütünü olan sivil savunma, yalnız savaşta değil, barışta olabilecek deprem, yangın, su baskını, kaza gibi büyük felaketler için de yararlıdır.
SİVİL SAVUNMA İLE İLGİLİ SÖZLER
· Sivil savunmasız yurt savunması olmaz.
· Sivil savunma öz savunmamızdır.
· Yangınların önlemini alma, söndürme külfetinden daha kolay ve ucuzdur.
· Savaşta ve barışta yangın, sel, deprem ve benzeri doğal afetlerden kendinizi ve ailenizi nasıl koruyacağınızı sivil savunma öğretir.
===================================================================================
==========================================
Copyright © 2014 Barış YILMAZ. All rights reserved.